Kadınlar mı Daha Çok Dedikodu Yapar, Yoksa Erkekler mi?

Genelde dedikoduyu daha çok kadınların yaptığı düşünülür. Hatta Google’daki dedikodu içerikli görseller, bu konu üzerine çalışan uzmanlar tarafından analiz edildiğinde, %62 oranla dedikodunun kadınlarla temsil edildiği görülüyor. Erkeklerin dedikodu görsellerinde temsil edilme oranları ise %7.

Tabii bu durum, ‘’erkekler dedikodu yapmaz’’ inancını pekiştiriyormuş gibi görünse de durum hiç de öyle değil. Yapılan araştırmalar, erkeklerin de en az kadınlar kadar dedikodu yaptığını ortaya koydu. Araştırmaların sonuçlarını duyunca çok şaşıracaksınız…

Aslında dedikodu geleneksel dönemlerde, günümüzde olduğu gibi olumsuz bir anlama sahip değildi.

Dedikodunun en eski kullanım amacına baktığımızda; kimin kötü, kimin iyi olduğu, kime güvenilemeyeceği veya kimin saçma sapan konuştuğu hakkında sosyal olarak bilgi toplama ve aktarma biçimi diyebiliriz. Hatta evrimsel psikolog Robin Dunbar; dilin, insanların dedikodu yapması için evrimleştiğini öne sürüyor. Oldukça ilginç değil mi?

Aslında dedikodunun, sosyal uyumu sağlayan ve insanların birbirleriyle çatışmasını engelleyen bir iletişim biçimi olduğu söylenebilir. Mesela Orta Çağ boyunca dedikodunun karşılık geldiği anlama baktığımızda, doğum yapan kadınların birbirlerini desteklemek için kullandıkları bir konuşma biçimi olduğunu görürüz.

Dedikodunun anlamı zamanla değişerek arkadaş veya tanıdık da dahil boş konuşma yapan herkesin (dedikoducuların) yaptığı olumsuz bir davranışa dönüştü. Bu durum, 16-18. yüzyıl arası Avrupa’da, büyücülükle suçlanan kişilere itham edilen kötü bir iletişim tarzı olarak kabul gördü. Özellikle Orta Çağ Avrupa’sı cadı avlarında, kadınlar dedikodu yaptıkları gerekçesiyle suçlanmaktaydı. Bundan mütevellit dedikodu, kadınların yaptığı olumsuz söylemler olarak algılandı ve toplumda bu şekilde yer etti.

Mesela 17 ve 18. yüzyıllarda erkeklerin, İngiliz kahvehanelerinde zekalarını ve entelektüel yeteneklerini sergiledikleri sohbetler (yani bir nevi dedikodular) de ciddi sohbetler kategorisine dahil edildi. Yani dedikodu bir nevi ciddi sohbet olarak adlandırılmış. İşte tam da bu noktada, bir psikoloğun yaptığı araştırmada, aslında dedikodunun erkekler tarafından politik bir söylem olarak kullanıldığı ifade ediliyor. Çünkü genelde erkekler, ‘’ben dedikodu yapmam ama…’’ diyerek dedikodu üzerine konuşmaya devam ederek aslında dedikodu yapıyor. Böylece erkekler, bunu stratejik ve ideolojik bir araç haline getiriyor. Yani aslında erkekler, yaptıkları dedikoduyu başka sohbet türü olarak tanımlayarak yaptıklarının üstünü örtüyor gibi de düşünebilirsiniz.

Aslında dedikodu, olumlu ve olumsuz duyguları ifade etmenin bir yolu:

Mesela iş yerlerinde de sıklıkla insanların, birbirlerinin dedikodularını yaptığını görebilirsiniz. Bir nevi dedikoduyu, ortamda bulunan sosyal adaletsizliğe karşı tepki olarak da düşünebiliriz. İşte bu durumda dedikodunun oldukça insani bir durum olduğunu ve cinsiyetlerden bağımsız olduğunu görebiliriz.

Mesela kimisi, iş yerlerindeki etik veya profesyonellik dışı tavırları da bir başkasıyla dedikodu yaparak eleştirebilir. Bu durum bir anlamda işlerin düzelmesini sağlayabilir ve çalışan herkes üzerine düşeni daha dikkatle yapmaya başlayabilir. Yine bu alanda çalışmaları olan kişilerin, bir kurumda cinsel istismar vakası görüldüğü zaman, konuyla ilgili yapılan dedikodunun susmaktan daha iyi olduğunu söyledikleri görülmekte. Çünkü araştırmacılara göre, herkesin söylemekten sakındığı bir gerçeğin ortaya çıkması bu sayede mümkün oluyor. Tabii bu bahsettiklerimiz, dedikodunun kabul edilebilir yönleriydi. Mesela bir kişiyi nedensizce eleştirmek ve karalamak için yapılan dedikodu, kişinin itibarını zedeleyici bir zorbalık türüdür, ki bu da çoğu kişiye göre oldukça kötü bir durum olarak kabul edilir.

Kadınlar da erkekler de dedikodu yapar fakat dedikodu yapma amaçları birbirlerinden farklıdır.

Journal of Gender Studies adlı dergide yayımlanan bir çalışmada, dedikodu yapmanın cinsiyete göre farklılaşıp farklılaşmadığı inceleniyor. 2230 kişiden oluşan katılımcı grubuna anket çalışması uygulanıyor ve ankette katılımcılara, bir arkadaşlarına tarif ediyormuş gibi yeni tanıştıkları birini tarif etmeleri isteniyor. Bunun üzerine ortaya çıkan araştırma bulgularında, kadınların ve erkeklerin aynı oranda dedikodu yaptığı tespit ediliyor.

Dedikodu üzerine yapılan diğer çalışmalarda da benzer sonuçlar ortaya çıksa bile önemli bir nüans farkı bulunuyor. O da kadın ve erkek bireylerin dedikoduyu kullanma amacının farklı olması. Araştırmalarda, kadınların, başkalarının fiziksel görüntüsü veya ilişkileri gibi sosyal konular hakkında daha fazla dedikodu yaptıkları ifade ediliyor.

Erkeklerin ise dedikoduyu daha agresif, rekabetçi biçimde kullandıkları tespit ediliyor. Yani erkekler için dedikodu yapmanın amacı, rakip gördükleri kişileri ortamdan dışlamak. Sözün özü kadınlardan veya erkeklerden bir grubun daha çok dedikodu yaptığını söyleyemeyiz. Sadece her iki cinsiyetin de dedikodu yaptığından ancak bunu yapma biçiminin farklı olduğundan söz edebiliriz. Peki sizce bu okuduklarınız dışında, dedikodu yapmanın cinsiyetle ne gibi bir ilişkisi olabilir? Düşüncelerinizi yorumlara yazabilirsiniz.

Editör Notu: “Kadınlar ve erkekler eşit oranda dedikodu yapıyorsa neden resimlerdekilerin çoğu kadın?” diye yorum yazmaya gelen değerli okuyucularımızı şimdiden uyarmak isterim. Elbette düşünceniz mantıklıdır ancak giriş bölümünde okuduğunuz gibi ‘kadınların daha fazla dedikodu yaptığı’ yönündeki genel toplumsal kabulün medyaya da sirayet etmiş olmasından dolayı erkeklerin dedikodu yaptığı resimler çok azdır. Ayrıca erkeklerin dedikoduyla bağdaştırıldığı resimlerin çoğu da bizim görsel kullanım politikamıza uygun olmadığı için bu yazıda yer veremedim. Bu nedenle kadınların resimleri mecburi olarak daha çok kullanılmıştır. Sevgiler.

Kaynaklar: Taylor and Francis, BBC, Academia, The Hungry JPEG, The Outline

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir