İhmallere, müteahhitlere, yetkililere kızdık fakat gelinen noktaya baktığımızda hâlâ çok büyük adımların atıldığını söyleyemeyiz. Türkiye bir deprem ülkesi ve bunu okurken bile her an bir deprem hissetmeniz çok olası. Özellikle İzmir ve çevresi faylar tarafından parçalanmış durumda, yaklaşık 70 fay bulunuyor.
Geçen yılki deprem İzmir’e 70 km mesafede ve denizdeydi, asıl büyük fay ise kent merkezinin tam altından geçiyor. Yani bu depremin çok daha yıkıcı olması bekleniyor. İzmir fayı adındaki bu uyuyan dev hakkında uzmanların görüşlerini size aktararak bir farkındalık yaratmak istiyoruz. İşte bu fay ve yaratacağı tehlikeler hakkında detaylı bilgiler:
“İzmir’in deprem riski henüz bitmedi. 352 yıldır kırılmayan fay üzerinde duran kenti her an daha büyük bir deprem vurabilir.”
Balçova Agamemnon kaplıcaları yöresinde İzmir fayının kestiği sırtlarda gelişmiş üçgen yüzeyler (bakış güneybatıya).
Maden Tetkik ve Arama (MTA) Genel Müdürlüğü adına 12 yıl önce İzmir’deki fayları inceleyip “Bayraklı ve Balçova’daki yüksek binaları görünce dehşete kapılıyorum” açıklamasını yapan MTA eski mühendislerinden Dr. İsmail Kuşçu, İzmir’in deprem riskinin bitmediğini, aksine çok daha büyük bir depreme hazırlıklı olunması gerektiğini belirtiyor.
Geçen yıl İzmir’e 70 km uzaklıkta meydana gelen depremin İzmir için beklenen asıl büyük deprem olmadığını belirten Dr. Kuşçu, İzmir’in 352 yıldan bu yana kırılmayan fay üzerinde bulunduğunu, o fay kırıldığında çok daha büyük felaketler yaşanacağını ifade ediyor.
“O fay 1668 yılından beri kırılmadı. 352 yıl önce kırıldığında İzmir yerle bir olmuştu.”
Balçova yöresinde İzmir fayının genel görünümü. Sağ öndeki eğim kırıklıkları yapay olarak değiştirilmiş fay sarplıklarına karşılık gelir (bakış doğuya).
Kuşçu’nun belirttiğine göre; bunlar her ne kadar felaket tellallığı gibi algılansa da söylenmesi gereken gerçekler. 352 yıldır kırılmayan fay her an kırılabileceği için bu bölgeler kolayca yıkılacaktır. Aşırı yumuşak zeminde yükselen binaların altında sondaj yapılsa deniz fosilleri dahi çıkacaktır.
İzmir Körfezi güney kıyı boyunca Bornova, Göztepe, varyantta karadan geçen ve henüz kırılmayan büyük fay, Göztepe’nin biraz batısında denize giriyor. İzmir fayı Güzelbahçe ile Pınarbaşı arasında toplam 35 km uzunluğunda eğim atımlı normal bir fay ve batı ucunda fay ikiye çatallanıyor. Bu fay 1668’de kırıldığında İzmir yerle bir olmuştu. 70 kilometre uzaktaki fay İzmir’i böylesine etkilediyse şehrin içindeki fayın kırılması korkunç bir yıkıma neden olacaktır.
Prof. Dr. Hasan Sözbilir: Kentin ova bölgesinde yapılan yapıların yüzde 70’i yerle bir olur.
Agememnon kaplıcası yakın güneyinde temel kayaları kesen İzmir fayı (bakış doğuya).
Karada 17 ve deniz içerisinde ise 50’ye yakın fay bulunduğunu, bunların ise 6.5 ile 8 büyüklüğünde deprem üretmeye hazır olduğunu söyleyen Prof. Dr. Hasan Sözbilir, “Eğer İzmir fayı kırılırsa en az 6.5-7 üzerinde deprem üretecek. Vereceği ölümler ve hasarlar çok büyük olacak. 6.5 büyüklüğünde olması halinde dahi, kentin ova bölgesinde yapılan yapıların yüzde 70’i yerle bir olur” uyarısında bulunuyor.
İzmir fayının daha çok kıyı bölgelerden geçtiğini, buralarda ise fazla yapılaşma olduğunu hatırlatan Sözbilir, “Kırılan fay en fazla denize yakın olan ovaları etkileyecek. Güzelbahçe, Narlıdere, Balçova, Göztepe, Konak, Karşıyaka, Bayraklı, Bornova, Bostanlı, Menemen’de daha fazla hasar olacak. Asansör, Kız Lisesi ve Polis Evi bölgesi fayın en etkili alanları. Burada yaşayanlar İzmir fayının üzerinde oturuyor” diyerek uykuda bekleyen tehlikeyi hatırlatıyor.
Kentin master planının yeniden yapılması gerektiğini anlatan bilim insanı, “Master planı önemli. Biz, bölge 7 büyüklüğünde deprem ürettiğinde nereleri yıkar, nasıl hasar bırakır bunu işliyoruz plana. Kurumlar ise plana göre, o bölgede bulunan bütün binaları tespit ediyor, kentsel dönüşüm uyguluyor, yıkıyor veya yeni yapılaşma vermiyor. Fay kırıldığında binalar plana göre göre yapıldığında, bölge faya göre planlandığında hiç kimse ölmüyor. 20 yıl önce yapılan plan revize edilmeli. Bu da yetmez bütün kurumlarla işbirliği yapılıp uygulanmaya başlanmalı” sözleriyle herkesi göreve çağırıyor.
Türkiye’de, tsunami olma ihtimali de bulunuyor.
Sözbilir, “Bodrum depremi sonrası Türkiye’de tsunami geçmişini araştırmaya başladık. Denizin içerisinde bulunan 50’ye yakın fayın kırılması halinde nerede, nasıl ve kaç metre boyunda tsunami oluşturacağını tespit ettik. Örneğin, Girit’te 7.5 ve 8 üzerinde bir deprem olursa tsunami dalgaları 1 saat sonra Antalya’yı vuruyor. 1.5 veya 2 saat sonra Antakya ve Adana bölgesine ulaşıyor. Aynı deprem 1.5 saat sonra İzmir’i vuracak” diyor.
İzmir fayı daha önce 20.000’e yakın insanın ölümüne neden oldu.
Kayıtlara göre, kenti etkileyen tarihsel depremler içerisinde 10 Temmuz 1668 tarihli depremin İzmir fayından kaynaklanmış olması büyük olasılıktır. Şiddeti I0=X olarak tanımlanmış olan bu depremdeki hasar dağılımının Körfez boyunca yoğunlaşmış olması dikkat çekici). Depremde İzmir kent merkezinde 20.000’e yakın insanın öldüğü rapor edilmektedir. Depremle ilgili olarak verilen yüzey deformasyonları İzmir fayındaki yüzey yırtılmasını tanımlar nitelikte değildir.
Deprem esnasında Balçova segmentinin yaklaşık 3 km kuzeyinde Narlıdere yelpaze deltası ucundaki İnciraltı mevkiinde meydana gelen yüzey deformasyonları sonucu Sancak Kalesi’nin zemine gömüldüğü ve kalenin denize doğru 30 metre kayarak yer değiştirdiği ve bir adacık şekline dönüştüğü tariflenmektedir. Deprem sonucunda kent içerisinde kıyı boyunca da bazı çökmelerin oluştuğu ve denizin kara yönünde ilerlediğine ilişkin gözlemler sıralanmaktadır.
Prof. Dr. Naci Görür ise İzmir’in eskiye nazaran deprem anlamında daha hassas olduğunu ifade ediyor:
“Yer bilimciler olarak İzmir’de halen deprem bekliyoruz. Özellikle İzmir fayı üzerine, yani Gediz grabeninin güney sınır fayı İzmir fayı olarak İzmir’in içerisine gelir. Asıl deprem üretecek fay İzmir fayıdır. Daha o fay kırılmadı. O kırılırsa 7 büyüklüğünde deprem üretebilir. Geçen yılki İzmir depremi aslında Kuşadası Körfezi üzerinde oldu. O deprem İzmir’in beklenen depremi değil. Bu deprem, çevredeki faylara stres transferi yaparak ya da seviyesini değiştirerek kimilerinde yükleyip kimilerinde geciktirmiş olabilir. Özellikle İzmir yarımadası üzerinde kuzey-güney yönlü olan fayları önemli ölçüde etkilemiş olabileceğini düşünüyorum. İzmir’in eskiye nazaran deprem bakımından daha hassas hale geldiğini söyleyebilirim” diyerek benzer uyarılarda bulunuyor.
Çok daha büyük acılar yaşamamak adına yetkilileri önlem almaya davet ediyoruz; fay hattı üzerindeki riskli yapılar sağlamlaştırılmalı, deprem vergileri gerekli yerlerde kullanılmalı, daha fazla kazanmak için çürük binalar yapan müteahhitlere izin verilmemeli. Vatandaşlar ise semt-fay-bina-zemin faktörlerini dikkate alarak binalarını kontrol ettirmeli ve deprem sırasında ve sonrasında yapılacaklar konusunda kendilerini hazırlanmalı. Hayatınız her şeyden değerli!
Kaynaklar:
Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü MTA eski mühendislerinden Dr. İsmail Kuşçu Jeoloji Mühendisi Prof. Dr. Hasan Sözbilir İTÜ Maden Fakültesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü – Prof. Dr. Naci Görür