TÜİK tarafından bugün açıklanan finansal yatırım araçlarının gerçek getiri oranları, BIST 100 endeksinin geçtiğimiz yıl TÜFE ile indirgendiğinde yatırımcılarına %10,85 kayıp yaşattığını gösterdi.
Geçtiğimiz yıl enflasyon karşısında yaşanan kayıpların akabinde BIST 100 endeksi 2025 yılına ise dalgalı bir seyirle başladı.
Borsada yaşanan hareketliliğin ortasında aracı kurumlar da peş peşe 2025 yılına ait strateji raporlarını açıklamaya başladı.
Strateji raporlarını açıklayan kurumların beklentisi endekste 14 bin 500 düzeyine kadar bir potansiyel olduğunu gösterirken faiz indirimlerinin yüksek tempoyla gerçekleşmesi durumunda BIST 100 için varsayımların 15 bin düzeyine kadar revize edilebileceği bildirildi.
Strateji raporlarını açıklayan kurumların kimilerinin 2025 beklentileri ise şöyle sıralandı:
? Deniz Yatırım: 14 bin
? Küresel Menkul: 13 bin 450
? Halk Yatırım: 14 bin 200
? Gedik Yatırım: 13 bin 37
? İnfo Yatırım: 14 bin 500
? Tacirler Yatırım: 13 bin 900
? Deniz Yatırım: 14 bin
Ortaya çıkan kestirimler ise kurumların beklentisinin Merkez Bankası’nın 2025 sonuna ait yüzde 21’lik enflasyon amacının epey üzerinde yer aldığını gösterdi.
Mevcut makro ekonomik görünüm ve faiz indirimi odaklı 2025 stratejilerinde gevşeme beklentilerine paralel formda öne çıkan birinci bölüm de bankacılık oldu. 2025 yılında faiz indirimlerinin ve Türkiye’nin risk primindeki gerilemenin bankaları desteklemeye devam edeceği, marjlarda toparlanmanın ise yılın ikinci yarısında daha besbelli olabileceği öngörüldü.
Türkiye’de ihracat odaklı faaliyet gösteren otomotiv şirketleri açısından, dalın ana pazarı olan Euro Bölgesi’nde Avrupa Merkez Bankası tarafından uygulanan dezenflasyonist para siyaseti adımlarının, talebin canlanmasına ve pazarların güçlenmesine katkı sağlamasının beklendiği bildirildi. AB’nin Çin menşeli araçlara uygulamayı planladığı ek vergilerin de rekabet şartlarını değiştirerek bölgedeki talebi Türk otomotiv kesimine yönlendirebileceği öngörüldü.
Perakande tarafında da bölümün 2025 yılında iç talep ve ihracat tarafında toparlanma, maliyet kaynaklı baskıların gevşemesi ile büyüme potansiyeline sahip olduğu düşünüldü.
Çimento ve GYO bölümünün de canlanması beklenen konut piyasasına paralel olarak takip edileceği, toplumsal konut projelerinin bu kesimlerdeki hareketliliği artırabileceği aktarıldı.
(EKONOMİ SERVİSİ)