SADAT’ın kurucusu olan emekli Tuğgeneral Adnan Tanrıverdi dün hayatını kaybetti.
1996’da TSK’dan emekli edilen Tanrıverdi, 28 Şubat’ta ordudan ihraç edilen subaylarla Adaleti Savunanlar Derneği’ni kurdu. Bu dernek 28 Şubat isimli kumpas davasının organizatörleri ortasındaydı.
Erdoğan’ın danışmanlığına getirilen Tanrıverdi, mehdinin geleceği güne hazırlık için başşehri İstanbul, lisanı Arapça ve ismi Asrika İslam Devletleri Birliği olan bir federasyon önerdi.
Bu görüşlere sahip Tanrıverdi’nin TSK’da tuğgeneralliğe yükselmesi ülkenin ulusal güvenliği açısından tehdit değil mi?
Siyasal İslamcıların, tarikat ve cemaatçilerin komuta kademesini ele geçirdiği TSK, beğenmediği iktidara darbe yapmak dahil, Türkiye’yi her maceraya sürükleyebilir.
Adnan Tanrıverdi, TSK’da istisna mı?
Hayır.
15 Temmuz’dan sonra FETÖ’cüler temizlenirken, öteki tarikat ve cemaat üyelerine alan açıldı. Tarikat tekkesinde üniformasıyla zikir çeken amiral Mehmet Sarı’yı gördük.
Bingöllü, YAŞ’ta emekli edildi
Nurculukla ilişkili bir ‘ekibin’ 15 Temmuz sonrasında Hava Kuvvetleri Komutanlığı’nda üst kademelere yükseldiği savunuluyordu.
‘Ekibin’ başındaki isim olan, Hava Kuvvetleri İşçi Dairesi Lideriyken geçen yıl pasif bir vazifeye çekilen Albay Kadir Bingöllü, evvelki gün Yüksek Askeri Şura’da (YAŞ) emeklilik tarihi gelmeden ve kendi talebi olmadan emekli edildi.
F-16 eğitiminden atıldı
Bingöllü’nün hikayesi gerçekten tuhaf…
Sicili Harp Okulu öğrenciliğinden başlıyor.
Yasak olmasına karşın öğrencilikte evli ve çocukluydu.
İncirlik 10. Tanker Üs Komutanlığındayken “yetersizlik, uçucu nosyon eksikliği ve öğretmenlerine havada hakaret etmek” yüzünden F-16 pilotluğundan alındı.
Üste ahlaka karşıt fiille suçlandı.
İhracı gerekirken, Eskişehir Asker Hastanesi’nde görevlendirildi.
Binbaşıyken istifa etti.
Atlantic Flight Academy adlı uçuş okulunda öğretmenlik yaptı.
Bingöllü’ye özel KHK
15 Temmuz oldu.
Darbeye karışan çok sayıda havacı ihraç edilince TSK’da pilot gereksinimi başgösterdi. Bunun üzerine 671 sayılı KHK çıkarılarak, “TSK’dan ayrılan yahut ilişiği kesilen pilotlardan istekliler”in dönebileceği tabir edildi.
676 sayılı KHK ile Bingöllü’ye özel düzenleme getirildi.
“Ticari pilot lisansı ya da havayolu nakliye pilotu lisansına sahip en az 1000 saat uçuşu bulunan subaylardan” alım yapılacağı ilan edildi.
Nokta atış ilandı.
Dönen dokuz şahıstan sekizi eğitim ve nakliyede görevlendirilirken, Bingöllü F-16 pilotu yapıldı.
Eğitimi geçemedi
Bingöllü, 2018 yılında Bandırma 6. Üs Komutanlığı’nda vazife yaparken, pilotların yılda iki kere yapmak zorunda oldukları standardize denetim uçuşu öncesi uçak ve uçuşla ilgili döküman bilgilerini ölçen imtihandan geçemedi.
Bu yetersizliğine karşın adım adım yükseldi.
İddia o ki…
Bingöllü’nün dönüşünü organize eden, evvelki Hava Kuvvetleri Personel Dairesi Başkanı Tuğgeneral Kutlay Demir’di.
Bingöllü’nün çeviri ve derlemeden ibaret yüksek lisans tezi 2019’da İşçi Başkanlığı’nca bastırıldı. F-16’larda emniyeti ele alan tezin ismi şöyle: ‘Durumsal Farkındalık Kaybı ile Uzaysal Uyumsuzluk Ortasındaki Kavramsal İlişki’
Bingöllü, F-16 eğitimleri devam ettiği ve en az F-16 uçuş saati olan pilot olduğu halde tezinde F-16 kazalarını inceledi.
Tuğgeneral Demir, üstü ve kumandanı olmadığı halde Bingölü’nün tezine sunuş yazısı yazdı.
Aralarındaki alaka birebir cemaatin üyesi olmaktan mı geliyordu?
İlginçtir…
15 Temmuz’dan sonraki beş yıl boyunca Personel Başkanı olan Demir, ankesörlü telefonla arandığı için FETÖ soruşturması kapsamında emekli edildi.
O da FETÖ’den soruşturuldu
Demir’in referans olduğu Bingöllü hakkında da 2018’den beri FETÖ soruşturması vardı.
Ankesörlü telefonla üç defa arandığı saptanan Bingöllü, Silahlı Kuvvetler Akademisi’nde Karargah Subaylığı Eğitimi’ne alındı. Hava Harp Okulu Alay Kumandanı yapıldı.
Ama Erdoğan’ın da katıldığı Silahlı Kuvvetler Mezuniyet Töreni’nde Bingöllü’ün FETÖ soruşturması patladı. Bingöllü, akademideki misyonundan alındı.
MSB’nin üçlü paketi
Ancak ‘ekip’ Bingöllü’yü yedirtmedi.
Bingöllü, Kıdemli Pilot Albay Kemal Karlıtepe ve Pilot Yarbay Uğur Kulaksız, Eylül 2022’deki atama listesinde olmadıkları halde Milli Savunma Bakanlığı tarafından, atanacakları kadrolarla birlikte Hava Kuvvetleri’ne gönderildi.
Hava Kuvvetleri “Kesinlike olmaz” demesine karşın bakanlık “Bu buyruktur. Onaylayıp gönderin” dedi.
Böylelikle, “Cumhurbaşkanı ile fizik olarak birebir ortamda dahi bulunması kabul görmeyen” Bingöllü, İşçi Dairesi Başkanlığı’na getirildi.
Hatırlar mısınız.
Atatürkçü Albay Gökhan Ünyeli, 12 yıl evvel ankesörlü çizgiden arandığı için hakkında FETÖ üyeliğinden iddianame düzenlenip açığa alınınca intihar etmişti.
Ünyeli’nin hayatına mal olan ankesörlü arama, Bingöllü’nün önünü açtı.
Biri toprağa girdi, öteki Hava Kuvvetleri karargahına!
Bu takımdan Karlıtepe, Subay Şube Müdürlüğü’ne; Kulaksız da Atama Uyum ve Yurt Dışı Plan Kısım Amirliği misyonuna atandı.
Özel takım dağıldı
Hava Kuvvetleri’ndeki özel takımın üst kademelere yükseldiğini tekraren yazdım.
Yazılarım TSK’de ses getirdi.
Bu üçlü geçen yılki YAŞ’ta terfi ettirilmedi.
Hava Kuvvetleri Kumandanı Ziya Cemal Kadıoğlu, misyonu devraldığı gün üçlüyü pasif vazifelere çekti.
Bingöllü, Diyarbakır 8. Üs Komutanlığı; Karlıtepe, Bandırma 6. Üs Komutanlığı; Kulaksız ise Konya 3. Üs Komutanlığı buyruğuna atandı.
Karlıtepe, geçen nisanda mecburi vazife mühleti doluna THY’ye geçti.
Bingöllü ise üç gün evvel emekli edildi.
Bilmesini isterim ki, TSK’da bir yıl fazla kaldı.
Bu bir yılı bana borçlu.
TSK’daki kaynaklarım, geçen yıl emekli edileceğini yazdığım için yalnızca ben dedim ya süreç yapmamak için Bingöllü’nün emekliye ayrılmasından vazgeçildiğini söylediler.
Neyse, geç olsun, güç olmasın.
’Gizli ayıp’ değil, açık açık cinayet
Bilirkişiler Ayşe Yavuz’un öldüğü kaza için “Gizli ayıp” tarifi yapıyor.
Neredeyse “Kabalık” deyip belgeyi kapatacaklar.
Bu ne bilinmeyen ne de ayıp…
Sincan’da açık açık bir cürüm işlendi.
12.5 metrelik totem devrildi
Ayşe Yavuz, Ayaşlı çiftçi ailenin 22 yaşındaki kızı.
Bir şirkette sekreter olarak çalışıyordu.
Yavuz, geçen 6 Haziran’da işten çıktı, spor salonuna gitti. Spor bitimi konutuna dönmek üzere otobüs durağında geldi.
Saat 21.30 civarıydı.
Olağanüstü bir yağmur vardı.
Sincan Belediyesi’ne ilişkin ‘totem’ ismi verilen, kolonu ve panosu ile birlikte 12.5 metre uzunluğundaki ve 2,6 metre genişliğindeki dev cisim, yağış ve fırtınadan dolayı otobüs durağının üzerine devrildi.
Totemin altında kalan Yavuz’un bacakları koptu ve yüzü ezildi. Genç kızın yardım çığlıkları yağmurun ve fırtınanın içinde eriyip gitti. Dükkanlara sığınan vatandaşlar Yavuz’un yokluğunu sonradan fark etti. Yavuz, 45 dakika boyunca acı çekerek, feci biçimde hayatını kaybetti.
Şimdi biz buna “Gizli ayıp” mı diyeceğiz?
Asla!
Bu açık açık cinayet.
4.5 metre yerine 1.25 metreye gömdüler
Bilirkişi raporlarına nazaran Sincan Belediyesi, üç totem için 2022 yılında ihaleye çıktı. Dört şirket içerisinde en düşük teklifi veren MEK ARKA Eğitim Danışmanlık Reklam İnşaat Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi ihaleyi aldı. Totemler 31 Mayıs 2022’de teslim edildi.
Totem dikildikten sonra Ayaşlı mahallî gazeteci Hüseyin Sevinç, “Sallanıyor, devrilecek” diyerek, belediyeye başvurdu.
Esnaf da tekraren ihbarda bulundu.
Ne var ki gereği yapılmadı.
Sanki kaza beklendi.
Rapora nazaran totem 4.5 metre derinliğe gömülmesi gerekirken, 1.25 metreye çakılmıştı. 18 metreküplük beton yerine 5.4 metreküplük beton kullanılmıştı.
‘Hepsi belediye kontrolünde’
Asli kusurlunun, MEK ARKA Müdürü Semih Esat Ünsal olduğu sonucuna vardı.
Ünsal, işin imalat ve teslim basamaklarında Sincan Belediyesi’nce denetim edildiğini belirterek, şöyle dedi:
“İş teslimi Sincan Belediyesi Muayene ve Kabul Kurulu tarafından 31 Mayıs 2022’de kabul edilmiştir. Şartnameye nazaran süreçler yapılmış ve kabul edilmiştir. Asli kusurlu gösterilsem de süreçlerin hepsi belediye denetiminde yapılmıştır. Garanti müddeti iki yıldır. İki yıllık müddet dolmuştur. Lakin imalatın ardındayız.”
Yavuz Ailesi’nin avukatı Hilal Akdeniz, rapora itiraz etti. Uzmanların belediyeyi akladığını ileri süren Akdeniz, totemin montaj değil, inşaata işi olduğunu belirterek, şunları yazdı:
“Direk köküyle sökülmüş ve devrilmiştir. Burada montaj yanılgısı ve ‘gizli ayıp’ değil, inşaat işinin gerektiği üzere ihale edilmemesi ve denetlenmemesi söz konusudur.”
Akdeniz, Belediye Başkanı Murat Ercan, ihaleyi yapan Destek Hizmetleri Müdürlüğü ve ihale komitesinin da sorumlu tutulması gerektini savunuyor.
Akdeniz:
“Şirketin yeterliliğini, işin inşaat kurallarına nazaran yapılıp yapılmadığını denetlemeyen, muayene yapmadan teslim alan belediye de sorumludur. Buradaki kusur, misyonu ihmal ve misyonu berbata kullanma suretiyle adam öldürmedir.”
Savcılık, sadece şirket müdürünün tutuklanmasını istedi.
Onu da mahkeme geri çevirdi.
Başkan Mercan ve belediye vazifelileri hakkında hiçbir süreç yapılmadı.
AK Partiliyi kolla, CHP’liyi tutukla
Acaba bu facia Sincan’da değil de CHP’nin yönettiği Çankaya ve Yenimahalle sonlarında meydana gelseydi savcılık ve eksperler tekrar belediyeyi kollar ve aklar mıydı?
En yakın örnek olan İzmir ile kıyaslayalım.
12 Temmuz’da iki vatandaş elektrik akımına kapılarak ölünce İzmir Su ve Kanalizasyon Yönetimi polis tarafından basıldı, faciadan 25 gün atanan genel müdür Gürkan Erdoğan makamında gözaltına alındı. Erdoğan’ın selefi Ali Hıdır Köseoğlu ise Adana’dan alınıp İzmir’e getirildi. İki müdür ve İZSU işçileri tutuksuz yargılanmak üzere bırakıldı.
İstanbul farklı mı?
Hayır.
Beş yaşındaki bir kız çocuğu 27 Nisan’da İstanbul Küçükçekmece’deki kıyı parkında hafriyat çalışması sonrası oluşan gölete düşerek, hayatını kaybetti. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı Ağaç A.Ş. Genel Müdürü Ali Sukas hakkında yakalama kararı çıkarıldı. Sukas, tutuksuz yargılanmak üzere hür bırakıldı.
Antalya’daki teleferik kazasında bir vatandaşın ölmesi üzerine Belediye Başkanı Mesut Kocagöz, seçildikten 14 gün sonra tutuklandı. Halbuki Antalya Büyükşehir Belediyesi ile teleferiğin bakımını üstlenen şirketin mukavele imzaladığı tarihte Kocagöz’ün hiçbir sorumluluğu yoktu.
Bir facia ya da kaza CHP’li belediyenin hudutlarında meydana geldiğinde lider tutuklanıyor, genel müdürlere yakalama çıkarılıyor, makam odaları basılıyor. Lakin AK Partili belediyede gerçekleştiğinde belediye korunuyor ve aklanıyor.
Gizli ayıpmış!
Açık açık şifre standart desenize şuna.