CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Faik Öztrak, Merkez Yürütme Kurulu (MYK) sonrası basın toplantısında konuştu.
Öztrak, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya seslenerek, “Atama İçişleri Bakanı’na tavsiyem, gaza gelip kendisini parti lideri gibi görmesin, mafya mensuplarıyla, uluslararası dolandırıcılarla verdiği pozlar ortada. Saray’ın karşısında gerdan kırmasın, memur olduğunu unutmasın. Siyaseti bıraksın, boyundan büyük işlere kalkışmasın, işini yapsın” dedi.
Öztrak’ın konuşmasından önemli başlıklar şöyle:
“Geçen yılın ilk dört ayında 9 milyar dolar cari açık verilirken, Bu yılın aynı döneminde verilen cari açık 21 milyar dolar. Geçtiğimiz yılın 2,5 katı. Hani cari açık düşecekti? Bu yılın tamamı için öngörülen cari açık ilk dört ayda aşıldı. Model falan kalmadı. Hükümet artık, normal kanallardan cari açığı finanse etmekte zorlanıyor.
Bu dönemde cari açık, büyük oranda net hata ve noksan kaleminden gelen Kaynağı belirsiz 11 milyar 751 milyon dolar ve eritilen 4,5 milyar dolar rezervle finanse edilmiş. Döviz olmayınca, kur alıp başını gidiyor. 441 milyar doları geçen brüt dış borcun faturası, yandaşlara verilen dövizle garantili projelerin maliyeti, Kur Korumalı Mevduattan milletimizin sırtına binen yük, her geçen gün ağırlaşıyor.
EKMEK HER GEÇEN GÜN KÜÇÜLÜYOR: Saray’ın kerameti kendinden menkul “Faiz sebep, enflasyon sonuç” safsatasının peşinde, milletimizin sofrasındaki ekmek her geçen gün küçülüyor. Erdoğan Ağustos ayında, faizde düşüşe geçeceklerini, böylece enflasyonun da düşeceğini söyledi.
Eylül’de Merkez Bankası’nın tabelaya yazdığı faizi talimatla indirmeye başladı. Bu akıl ve bilimden mahrum politikalar sonucunda, vatandaşın bankada kredi çekerken muhatap olduğu piyasa faizi, devletin borçlanırken muhatap olduğu tahvil faizi hızla arttı.
Devletin geçen yıl Eylül ayından sonra ödediği faiz, önceki sekiz ayda ödediğine göre yüzde 22 arttı, 156 milyar 661 milyon lira oldu. Borçlanma maliyetlerimizin önemli bir unsuru olan, ekonomiye duyulan güveni gösteren, Kredi Temerrüt Risk Primi 800 puanın üstüne fırladı. Dünyada kendi ligimizde rekor kırdık. Aynı dönemde paramız, dünyada en fazla değer yitiren paralardan biri oldu. Enflasyon hızı dörde katlandı, Tüketici enflasyonunda ilk beşe girdik, üretici Enflasyonu dünya rekoru kırdı. Hayat pahalılığı milletimizi perişan etti. Sonunda Nebati Bakan, bunu “Bile isteye” yaptıklarını itiraf etti. Aralık ayında, “Ekonomide başlattıkları yeni dönemin meyvelerini altı ay içinde yemeye başlayacaklarını” söyleyen Erdoğan, bir defa daha millete taahhüdünü yerine getirmedi. Milletimizi hayat pahalılığına ezdirdi.
SARAYA GÖRE ÜLKEDE ENFLASYON YOK: Bugün MYK toplantımızda ele aldığımız konuların başında bunlar vardı. Tabi bunları, biz konuşuyoruz. Saraya göre ülkede “enflasyon” yok. Çünkü, Saray’ın, üç-beş maaşlı Saray yanaşmalarının enflasyon derdi yok. Saray’ın etrafında kümelenmiş, dolarla avroyla aldıkları garantileri cebe indiren, yandaş müteahhitlerin, faiz lobilerinin, dolar baronlarının hayat pahalılığı gibi bir dertleri yok,
Hayat pahalılığı, enflasyon, onların değil; asgari ücretle geçinenlerin, dar ve sabit gelirlilerin sorunu… Evine ekmek götürebilmek için “Yol parası vermeyeyim” diyerek, her gün kilometrelerce yürüyen emekçilerin sorunu… Çocuğunun altına bez alamayıp plastik poşet bağlayanların sorunu… Tayin döneminde, eline kuş kadar tayin parası tutuşturulmuş, dağ gibi taşınma masrafını nasıl karşılayacağını düşünen, mobbing altında ezilen, intihar haberlerinin sonu gelmeyen polislerimizin sorunu. Sorun, artık kuruşla değil lirayla artan benzin-mazot fiyatına yetişemeyen Bayramda anasının babasının elini öpmeye gitmek için otobüs parası bulamayan vatandaşlarımızın sorunu.
MİLLETE NE VAAT ETSELER YAPAMIYORLAR: Bunlar sadece kendilerini düşünüyorlar. Millete ne vaat ettilerse yapamıyorlar. Enflasyonla mücadele görevini “küresel barışa” vermişlerdi. Bugün Erdoğan açıkladı, bundan da vazgeçmişler. Enflasyon ancak gelecek seneye, baz etkisiyle düşecekmiş. Enflasyon küresel barış sayesinde, olmazsa baz etkisiyle düşecekse sizin orada işiniz ne? Bunların kadroları metal yorgunu… “Elektrikli traktör” dediler, traktör yok. “Tank” dediler, tank yok. “Tank yapılacak, 10 bin kişilik istihdam sağlanacak” deyip, Karasu’da yer tahsis ettiğiniz, Katar Emiriyle birlikte temelini attığınız fabrika sökülüyor, saraydan tık yok. Bir zahmet, bu rezaletlerin sebebini de milletimize bir açıklayın.
Bu arada; sığınmacı demişken, sığınmacıların sebep olduğu huzursuzluk ve asayiş sorunları, gettolaşmalar, sosyal sıkıntılar hızla artıyor. Daha iki gün önce İstanbul’un ortasında, kendisine saldıran Afgan uyruklu çeteden kaçarken, 15 yaşında bir evladımıza araba çarptı, yitirdik. Atama İçişleri Bakanı da iş işten geçtikten sonra çıktı, mahallelerde, sığınmacı oranına koydukları sınırları düşürmekten bahsediyor.
İÇİŞLERİ BAKANI’NA TAVSİYEM GAZA GELİP KENDİSİNİ PARTİ LİDERİ GİBİ GÖREMESİN: Atama bakan işini yapacağına yine on parmağında on kara, genel başkanımıza bulaştırmaya kalkıyor. İlk seçimde millet Erdoğan’ı emekli edecek. Bunu artık herkes görüyor. Atama İçişleri Bakanı’na tavsiyem, gaza gelip kendisini parti lideri gibi görmesin, mafya mensuplarıyla, uluslararası dolandırıcılarla verdiği pozlar ortada. Saray’ın karşısında gerdan kırmasın, memur olduğunu unutmasın. Siyaseti bıraksın, boyundan büyük işlere kalkışmasın, işini yapsın.
SORUN GÖREV YAPAN POLİSLE DEĞİL, EMİR VERENLERLEDİR: Diğer taraftan, İstanbul’da bir milletvekilinin polisimize yumruk attığı görüntüler kamuoyuna yansıdı. Polislerimiz kamu görevlisidir. Kendilerine verilen emre göre hareket eder. Bir sorun varsa, o sorun görev yapan polisle değil, ona emir verenlerdedir. Milletvekili ya da herhangi biri, kimsenin polisimize yumruk atması kabul edilemez.” (HABER MERKEZİ)