Tarihi hamamlar teker teker satılıyor

İstanbul’un tarihi hamamları son dönemde “sahibinden satılık” ilanlarıyla gündemde. Geçen mayıs ayında Mimar Sinan’ın inşa ettiği 440 yıllık Ayakapı Hamamı satışa çıktı. 1582 yılında III. Murad’ın annesi Nurbanu Sultan tarafından Cibali’de yaşayan Museviler için Mimar Sinan’a yaptırılan hamam için mülkiyeti 65 yıldır elinde olan Yıldırım ailesi tam 33 milyon TL istedi.

Edirne’deki II. Murad döneminde 1422’de yapılan Mezit Bey Hamamı 150 milyon, aynı dönemlerde yapılan Tahtakale Hamamı da 16 milyon liradan satışa sunuldu. Hamam satışları İstanbul için yeni değil. Geçen yıllarda yine Mimar Sinan imzalı Kapıağası Yakup Ağa Hamamı, Kanuni döneminde Has Odabaşı Behruz Ağa tarafından yaptırılan Horhor Hamamı satışa çıkmıştı.

Milliyet’e konuşan sanat tarihçisi Hayri Fehmi Yılmaz hamam satışları ile ilgili şu açıklamaları yaptı:

Hamamların satışa çıkması ne ifade ediyor

Bizim gibi çok eski ve köklü şehirlerde doğal bir durum bu. Kültür Varlıkları’nın sahibi bakanlıklardır, devlettir. Ama şüphesiz ki bazı kültür varlıkları şahsa ait olabiliyor. Sayıları az buz değildir. Tapulu kilisesi olan çok kişi var mesela. Geçtiğimiz günlerde bir Bizans kulesi satışa çıktı. Marmara ve Haliç surlarının bir kısmı tescillidir ama kuleler genelde şahıstır. Ayakapı’da bir Bizans kulesi Petshop olarak hizmet vermekte. Oto tamircisi olan yerler de var… Bazı kültür varlıkları zaman içinde satılmış. Bu Türkiye için çok normal. Arkeolojik miras ise bambaşka bir konudur; mesela tarlanızda bir höyük olabilir…

Satışların özellikle hamamlar üzerinden gerçekleşmesi ne anlama geliyor

Osmanlı, vakıf hamamlarını uzun süreli kiraya veriyordu. Bazen 50,70 ya da 100 yıllığına kiraya verdikleri oluyordu. Böylece iki nesil geçiyordu. Sonrasında da bir şekilde takibi yapılamıyor, ya kayıtlar gidiyor ya evraklar kayboluyor. Osmanlı’nın son döneminden itibaren devletin resmi kadastrolar geçirmeye başladığı süreçte hamamların çoğu şahıs malı hâline geldi. Bugün, hamamların çoğu şahıstır. O yüzden 16. ve 17. YY hamamların ve Osmanlı’nın önde gelen isimlerinin sahibi olduğu diğer hamamların satıldığını gördük. Yedikule’de Evhaddin Hamamı satıldı, Ayakapı satışta. Birçok başka hamam da satılıyor. Yapacak bir şey yok.

Satıldıktan sonraki süreç nasıl işliyor

Bizde güzel örnekleri konuşmak çok hoşa gitmiyor açıkçası ama birkaç hamamda bu satışların çok faydalı olduğunu gördük. Tophane’deki Kılıç Ali Paşa Hamamı, Zeyrek’teki Çinili Hamam, yine Cibali yakınlarındaki Küçük Mustafa Paşa Hamamı çok güzel örneklerdir. Çok başarılı restorasyonlar geçirdiler. Şahıstırlar ama çok güzel kullanıyorlar.

Atıl hâlde, harap olacağına satışlarla birlikte yeniden hayat buluyorlar diyebilir miyiz? Tabii ki aslına riayet etmek koşuluyla…

Evet, iyi değerlendirilince güzel de oluyor. Küçük Mustafa Paşa Hamamı bir sergi salonu olarak kullanılıyor mesela. Tophane Kılıç Ali Paşa Hamamı da hamam kültürü konusunda çok özel bir merkeze dönüştü. Zeyrek’teki Çinili Hamam için de büyük mücadele verildi. Çok güzel restorasyon yapıldı. Hem bir hamam araştırmaları merkezi hem de yaşayan hamam olması planlanıyor. Ama tabii ki böyle bir kültür varlığına sahip olmak ona her şeyi yapma hakkını vermiyor. Şahıslar eski eserler kanunlarına tabi olarak işlem yapmak zorunda. Bu sıkı takip edilen bir konu ve mal sahipleri yanlış uygulamanın cezası olacağını biliyor. Ülkemizde kültür varlıklarına karşı bilinç artıyor. Bir kültür varlığını satmak için ne kadar eski olduğunu anlatmaya çalışıyorlar. Hakikaten para ediyor, saygı görüyor. Ben bunun büyük bir kazanım ve değişim olduğunu düşünüyorum.

Ayakapı’nın 33 milyon liraya satışta. Orada durum nedir

Ayakapı uzun süredir terk edilmiş durumdaydı. Hamam terk edildikten sonra uzun süre imalathane gibi kullanılmış. Dolayısıyla içinde ağır bir tahribat var. Özgünü 16. YY’dır. Yapı yerinde olsa da maalesef 16. YY’daki hamamdan geriye bezemesi, döşemesi gibi şeyler kalmadı. Çok güzel bir hamamdır. Havuzlu Hamam da denirmiş buraya. Üzerindeki satılık ilanı duruyor. Umarım yeni sahipleri içindeki niteliksiz ekleri kaldırarak burayı yeniden İstanbul’a kazandırabilir. Restorasyonları da çok büyük maliyet. Şahıs da olsa her türlü müdahaleye çok dikkat edilmeli. Roma’dan beri devam eden bir geleneğin Osmanlı tarafından modern dünyaya devrini sağlar hamamlar. Bu yönüyle ilginç yapılardır. Hamam fonksiyonlu yapılarımızın sayısını artırmalıyız. İstanbul’da doğup büyümüş ve bir kere bile hamama gitmeyen insanlar var. Belki bu geleneğimizi de canlandırmalıyız.”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir